BOĞA FERDİNAND
Boğa Ferdinand ; adını evinden uzaklaştırılan, dövüştürülmeye zorlanan boğadan alıyor,
Çocuk kitabı olarak yayına giren Ferdinand , verdiği toplumsal mesajlar ile önemli yer tutmuş,
çizgi filme de dönüştürülmüştür.
Türkiye'deki Ferdinand ise Rizede ‘’kurban bayramı’’nda canını kurtarmayı seçerek ,
bulunduğu hayvan pazarından kaçmış , denize atlayarak Trabzona kadar kilometrelerce yüzmüş ,
bitkin düşünce ekipler tarafından karaya çıkarılmıştır.
Daha sonra güncel sahiplerinden satın alınarak İzmirdeki kurtarılmış hayvan barınağına yerleştirilmiş ,
hayatına barınakta aile kurarak devam eden boğanın durumunun ise iyi olduğu söyleniyor.
Ferdinand kaçmadan önce,
her sene hayvan yaşamlarının insanlara yarar sağlaması için sona erdirilmesinin bayram haline getirildiği
kurban bayramı ile kayıp gönderge haline gelecek boğalardan yalnızca biriydi.
Kayıp gönderge kavramı Carol Adams tarafından bize yok edilme,
sofrada bedenlerinin sunulması ve mecaz şeklinde taşınır. Bu anlatım aklıma bir soru getiriyor
Hayvan kayıp gönderge haline gelmeden önce hayatta mıydı peki ?
Bu sorunun hayvanın insan hayatında kapladığı yerle ilgili olduğunu düşünüyorum .
Hayatta kalması en iyi ihtimal ile et ve süt danasına dönüşmek zorunda olduğunu yalnızca bir örnek
Boğa Ferdinand üzerinden düşünüldüğünde ise satılmak için yaşatılan boğanın
bu sefer yaşamının son bulması için pazara çıkarılması , beğenilere sunulması ,
açık arttırmayı andıran teklifler verilmesi ,
Judith Butler’ın kimin yaşamı yaşamaya değer sorusunu düşünmemize de sebep oluyor.
İnsan merkezci yapı hayvanı bize araç olarak sunuyor ,
bu araç kimi zaman etinden kimi zaman sütünden yararlanılan sömürü sistemi haline geliyor .
Ezgi Burgan sömürü sistemini , normatif iktidarı kimliksizleştirme üzerinden kurar.
Yukarıda değindiğimiz veyahut Ferdinand’ın adını aldığı kitaba , çizgi filme de bakacak olursak
dövüş aracı olarak kullanılmaya çalışılmasını görebilmekteyiz
Ferdinand gibi kendi kaderini belirleyecek kadar şanslı olanlar kaçabiliyor ,
devamında ise hayatlarını kurtarmak için yapılan bir açık artırma ile kurtarılıyorlar
fakat her yaşam bu kadar şans faktörünü içermiyor.
Bu nedenle Derridanın da değindiği gibi hayvanlar ile bağ kurarak
ilişki geliştirmeli bir araca dönüştürmeden hayata almanın yollarını aramalıyız
Kaynakça
Jacques Derrida (2015). Hayvanlara Karşı Suç, e-skop.
https://www.e-skop.com/skopbulten/pasajlar-hayvanlara-karsi-suc/2623
Ezgi Burgan (2017). Çoklu Türler Etnografisi: Yüz Yüze Bir Araştırma İmkânı
Üzerine Düşünceler , Moment Dergi, 4(1): 115-134
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.