04 Ocak 2024

Yeni Yaşamı Birlikte Kurmak: Değişen Pratikler ve Düşünsel Eşikler


Üç sene önce sokaktan bulduğum, evimize “neşe katsın” diye getirdiğim kedilerle şimdilerde ortak bir evi, bir hayatı paylaşmanın ne demek olduğu üzerine düşünmeye başladım. Evimdeki hayvanlardan başlayarak sokaklara giden bir düşünsel süreçten bahsediyorum aslında. Bu süreç size vicdani gözükebilir ama beni düşünmeye iten şeyin kendisi bu oldu.


Sosyal medyada gezinirken ya da metroda yolculuk yaparken gözümüzün takıldığı ekranlarda kedilere hepimiz aşinayız. “Oyuncaklaştırılmış” kediler, zararsız ve bizi eğlendiren bir noktada duruyorlar sanki. Hayvanlar genellikle etrafımızdaki dünyayı renklendiren, bizlere sevinç ve eğlence katan varlıklar olarak kabul edilirler. Ancak, onların varoluşları sadece bizim eğlencemiz için mi var, yoksa ortada göz ardı ettiğimiz bir yaşam pratiği ve gerçekliği mi var?


Birçok hayvan türü, insanlar için eğlence kaynağı olmanın ötesinde bir yaşam pratiği içinde var olur. Onların yaşamları, kendi iç dünyaları ve ihtiyaçlarıyla doludur. Bu gerçeklikleri, onları sadece eğlencemiz için bir araç olarak görmek yerine, kendi hakları ve yaşamları olduğunu anlamamızı gerektirir. Bu gerçeği göz ardı ettiğimiz zaman; hayvanlar için “ideal” bir davranış biçimi yaratma, bu ideal biçime uymayanları da ötekileştirdiğimiz bir denkleme yol açıyor.


Ben kedileri ilk eve aldığım zamanlarda çok eğlenceli vakitler geçirdiğimizi hatırlıyorum. Fakat ilerleyen zamanlarda bu hayvanların kendi yaşam pratikleri olduğu, bu pratiklerin “insanlaştırılmış” olmadıklarını anlamam bir sürecin sonucu oluştu. Başka bir deyişle, insanlaştırılmış yaşam pratikleri, hayvanların doğal davranışlarını değiştiren veya engelleyen durumları ifade ediyor. Bu, hayvanları insanın beklentileri ve yaşam tarzına uydurma anlamına gelebiliyor.


Bir başka anlama/anlamlandırma aşamasına da yakın zamanda geçtim. Aile evimde bulunan kedilerimi (Kastamonu), İstanbul’a getirmeye karar verdik. Bu karar da aşamalı olarak gerçekleşti. İlk başta Küçük Kafa sonrasında Beyaz geldi. İsimlere takılmadan hikayeme devam edecek olursam, kedilerin eve geldikten sonra hareketlerinde anlamlandıramadığımız değişiklikler yaşandığını gözlemledik. İki kardeş birbirlerine tanıyamıyorlar ve sürekli kavga ediyorlardı. Anlattığımız herkes hayvanların böyle bir farkındalıklarının olmadığını, kedileri vefasız olmakla suçlarken zaman ve mekan kavramını ne kadar görmezden geldiklerini şimdilerde fark ediyorum.


Bir kediyi uzun zamandır yaşadığı yerden ayırıp başka bir ortama getirdiğimizde, kedinin yaşadığı psikolojik değişimi “vefasız, nankörlük vs.” diyerek adlandırmak yapılan en acımasız eleştiri olmuştur kuşkusuz. Ayrılık süreçlerinin 6. Ayını tamamlayan kedilerimin durumlarında bir değişme olmadı ama benim bakış açımda kesinlikle bir değişim oldu. Sürekli apartmana girdiği için yaşadığı ortamdan alınıp Kadıköy/Moda’ya bırakılan “Kesik Kuyruk” bakış açımın değişmesinde çok etkili oldu. Aslında bu örnekleri günlük hayatımızda defalarca yaşarken bir bilinç oluşturamamış olmamız, hayvanlar üzerindeki düşünsel gerçekliğimizin kısıtlılığı ile alakalı bir durum. Bu engelleri aştığımız zaman, birlikte yaşamanın ne demek olduğunu anlayacağımızı düşünüyorum.


Beyaz ve Küçük Kafa




03 Ocak 2024

Donna ile Yoldaş Türler

 


Dönemin son dersinde konuk hocamız Donna ile yoldaş türler etiğini tartıştık. 

İSTEYİNCE HER ŞEY MÜMKÜN: VEGAN KASAP LİMONİTA

      Çok iyi hatırlıyorum, bu yaz arkadaşlarımla bir parkta oturmuş piknik yapıyorduk. Ve sohbet esnasında bir anda arkadaşım okuldaki vega...